28 Haziran 2010 Pazartesi

Güney Afrika 2010 / 26-27 Haziran

Aslında üzerine tek tek yazılması gereken maçlar oynanıyor ama en başta da söylediğim gibi öncelikle arkama yaslanıp kupanın keyfini çıkarmayı istiyorum ve öyle de yapıyorum. 2. tur maçları güzel başladı ama hakemler grup maçlarında olduğu gibi büyük hatalar yapmaya devam ediyorlar. 1. turda bazı şeyler telafi edilebiliyordu ama artık yapılan hataların etkisi çok daha büyük oluyor. Maçların sonucu ve takımların kaderi direkt olarak etkileniyor, hataların dönüşü olmuyor. Kazanan tarafın galibiyeti çok hak edilmiş olsa da gölgeleniyor, kaybedene de yazık oluyor. Normal şartlarda maçların nasıl biteceği de karanlıkta kalıyor. Muhtemelen Almanya da Arjantin de rakiplerini eleyecekti ama artık hep bir “acaba” olacak. Yazık.

Maçın golsüz geçeceğini tahmin ediyordum ama hem oyun olarak hem de skor olarak fena yanıldım. İngiltere’nin bulduğu golün tam ortaya denk geldiği bir 10 dakikalık bölüm haricinde oynanan futbol en azından 4-1’lik skoru hak ediyordu. Almanya maça çok iyi başladı. Topa daha çok sahip oldular, uyumsuz İngiltere savunması arasında mükemmel hücum organizasyonları ile çok rahat pozisyon buldular. İngiltere karşı koyamıyordu ve ne olduğunu bile anlayamadan savunma ve kaleci hatalarıyla iki farklı geriye düştüler.
.
İki farktan sonra İngiltere biraz toparlandı, Almanya üzerine yüklenmeye başladı. Önce Lampard ile bir pozisyon buldular, hemen sonrasında da yenilen ilk golde büyük hatası olan Upson ile farkı bire indirdiler. Hemen ardından da uzun yıllar sonra bile konuşacağımız olay gerçekleşti. Bu maçtan muhteşem hikayeler çıkacağına inanıyorduk ama herhalde tarihin bu şekilde tekerrür edeceğini hiçbirimiz düşünmüyorduk. Tarihe geçen bir an oldu. O gol geçerlilik kazansaydı Gana karşısında bile bazı anlarda strese yenik düşen genç Almanlar böyle bir geri dönüşe karşılık veremeyebilirlerdi. Momentumu eline geçiren İngiltere bir anda başka bir kimliğe bürünüp Almanya’yı daha fazla boğabilirdi. O dakikadan sonra normal şartlarda ne olacağını ne yazık ki bilemeyeceğiz.
.

İkinci devreye verilmeyen golün getireceği hırsla İngiltere’nin hırslı başlayacağını düşünüyordum ama durağan ve Lampard’ın direkten dönen şutu haricinde efektif olmayan bir baskıdan fazlasını yapamadılar. Oyun disiplininden kopmaya başlamışlardı ve iki acaip kontra atak golüyle fişi tamamen çekmiş oldular. Kullandıkları bir serbest vuruş ve bir taç atışının dönüşünde birer gol yediler. 3. golde James’in, 4. golde de rezilleri oynayan Glen Johnson’ın ne yapmaya çalıştığını anlamadım. Almanlar işi bırakmayıp biraz saldırsalardı ortaya Dünya Kupası tarihine geçecek bir skor da çıkabilirdi.

İngiltere kupa boyunca çok kötüydü. Bir yerde toparlanacaklarını düşündüm ama yanıldım, turnuvayı başladıkları gibi bitirdiler. Takımda formda diyebileceğimiz, sezon içi performasını Dünya Kupası’nda devam ettirebilen tek bir isim bile söylemek kolay değil. En basitinden takımın en önemli ismi Rooney’i bir daha kariyeri boyunca böyle görür müyüz bilemiyorum. Yaşanan sakatlıkların bedelini İngiltere çok ağır ödedi, bireysel olarak birçok oyuncu en dip performanslarını sergilediler. Alternatif yaratamayan, aksayan takımı bir adım yukarı taşıyacak çözümler bile bulamayan Capello da kötü bir turnuva geçirdi.

Almanya ise bizim bildiğimiz Almanya’dan farklı. Çok sevilesi, sempatik,pozitif topluluk ve hepsinden önemlisi tam bir “takım”. Onları izlemek insana keyif veriyor, daha önce onlardan haz etmeyen insanlar bu turnuvada Almanları desteklemeye başlıyor. Şu an tüm ışıklar onların üzerinde, bundan sonra da önemli olan bu baskıyı ne kadar kaldırabilecekleri. Arjantin karşısında normal şartlarda benim için favoriler ama bu kupada bu aşamalarda favori falan olmaz. O eşleşmeden de çok acaip hikayeler çıkacak gibi duruyor..

Bu maçın da o skandal hakem hatası olmasaydı nasıl gelişeceği bilinemeyecek. Şahsen Arjantin ilk golünde çalınmayan ofsaytın İngiltere’nin verilmeyen golüne göre çok daha rezil bir hata olduğu düşünüyorum. Topun Messi’nin ayağından çıktığı anı geçtim neredeyse Tevez’in topa vurduğu anda bile pozisyon ofsayt. Karar üzerine tartışıp aynı hata üzerinde ısrar etmeleri de anlaşılmaz bir olay. Neyi tartıştıklarını ve neye istinaden gol kararının arkasında durduklarını merak ediyorum.

Maça da Meksika daha iyi başlamıştı, onlar 1-2 pozisyon bulurken Arjantin istediklerini yapamıyordu. Ama o skandal golden sonra Meksika tamamen bitti ve belki de o çöküntü sebebiyle büyük bir savunma hatası sonucunda Higuain’in ayağından ikinci golü yediler. Ben de beklentilerimin çok yüksek olduğu, her türlü sonuca hazırlıklı olduğum maçı, Arjantin kazanmasına rağmen pek keyif alamadan bitirdim. İkinci devrede gördüğümüz iki mükemmel gol de günü kurtarmaya yetmedi ve Arjantin-Meksika maçı da pek iyi hatırlanmayacak şekilde arşivdeki yerini aldı.
.
Üzerinden iki gün geçtikten sonra uzun uzun maç değerlendirmek pek anlamlı değil ama kısa da olsa diğer eşleşmelerden de bahsetmek lazım. Uruguay eşleşmenin net favorisiydi ama ben bir sürprize hazırlıklıydım. Aslında maça Güney Kore fena başlamadı. Bir topları da direkten döndü ama bu pozisyondan hemen sonra kalecisinin ve defansın ortak hatasıyla kalesinde golü gördü. Uruguay öne geçtikten sonra savunmaya çekildi. İyi bir savunma kurgusuna sahip oldukları için bunu anlayabiliyorum ama oyunu kendi sahalarında kabullenmeyi özellikle ikinci devre biraz abarttılar, biraz fazla kapandılar.

Bu kadar kapanarak maçın sonunu getiremeyecekleri bence çok açık belli oluyordu. Özellikle ikinci devrenin ilk 10 dakikasını geride bıraktıktan sonra golün geleceğini iyice hissedilmeye başlamıştı. Uruguay sahasından çıkamaz oldu, Güney Kore saldırdıkça saldırdı ve hak ettiği golü bularak beraberliği yakaladı. Golden sonra Uruguay kendine geldi. Oyuncu kalitesi böyle maçlarda çok daha iyi anlaşılıyor. Bir gol için dakikalarca saldıran Güney Kore karşısında biraz kıpırdanan Uruguay Suarez’in attığı muhteşem golle tekrar öne geçti ve çeyrek finale yükselen takım oldu.

ABD-Gana maçını izleyemedim ama sanırım 2. turun şimdiye kadar oynanan en keyifli ve çekişmeli maçını kaçırmışım. Gana kaybettiği Almanya maçı da dahil olmak üzere grup maçlarında çok iyi bir performans sergilemişti ama açıkçası aksini çok istememe rağmen turu Amerika’nın geçeceğini düşünüyordum. Fiziksel üstünlükleri Amerika karşısında ortaya ancak uzatma dakikalarında çıkmış ve Asamoah’ın şık golüyle öne geçmeyi de başarmışlar. Turu geçmelerine çok sevindim Ayew’in sarı kart cezasına rağmen Uruguay karşısında şanslarının olduğu düşünüyorum. Çeyrek finalin en çekişmeli maçlarından biri bence bu olacak.

Yazıyı yazarken maç programına baktım ve çok keyif aldığım bu kupanın sonuna geldiğimiz fark ettim. Sanırım kupa bittikten sonra değerini daha da iyi anlayacağız, yaz günlerimize büyük keyif kattı. Şu an tek sorun hakemler. Umarım bundan sonraki turlarda tadımızı kaçıracak hatalar görmeyiz.

1 yorum:

open your mind dedi ki...

Rosetti'nin hatadan dönmeme mantığı sanırım yan hakemin pozisyonun tekrarını staddaki dev ekrandan görüp yanına çağırması ve akabinde görüntü destekli hatadan dönme olayının uygulanmıyor oluşu idi. Demirkol da bugün yazısını buna ayırmış.