3 Haziran 2010 Perşembe

Formula 1 Türkiye GP / İstanbul Park

Biraz geç oldu farkındayım ama bu yarışın arşive girmesi gerekir. Ne yazık ki bu sene gidemedim ama en azından televizyondan izlemeyi başardım. Mükemmel bir yarış oldu, bir de yağmur yağsaydı iyice unutulmayacak bir yarış olabilirdi ama yağmurun her an beklenmesi de işe ayrı bir heyecan kattı. Sezonun en güzel yarışı oldu, sezonun geri kalanında kuru zeminde bundan güzel bir yarış izlememiz pek kolay değil. 4 pilotun yarışın başından sonuna kadar 2-3 saniyelik bir zaman aralığında gitmesi kolay görülebilecek bir şey değil. Dördü de o kazaya kadar hatasız bir sürüş sergilediler, mükemmel iş çıkardılar.

Yarışın unutulmayacak anı için koca Red Bull takımı bile bir fikir birliğine varamamışken bizim net bir şeyler söylememiz pek mümkün değil. Bir taraftan Vettel’in acemilik yaptığını, viraj öncesinde Webber’i geride bırakma şansı olmasına rağmen tam olarak geçmeden sağa kaydığını söyleyebiliriz. Diğer taraftan ise yarış sonrasında söylenenlere göre yakıt tasarrufu nedeniyle düşük motor gücüne geçmiş Webber’in daha hızlı olan takım arkadaşını çok zorlamaması gerektiğini, biraz geri çekilip geçmesine izin verebileceğini ve temastan kaçınabileceğini de söyleyebiliriz. Ama dediğim gibi pilotlar ve takımın bile hala üzerinde tam olarak anlaşamadığı bu çok sık göremeyeceğimiz tipten bir kazayı yarış içinde olabilecek normal bir kaza olarak değerlendirmek sanırım en doğrusu olacaktır. İki tarafın da bu kazadan kurtulma şansı vardı, yapamadılar. Sezon sonunda ortaya çıkacak puan durumuyla Red Bull Istanbul Park’ı tekrar tartışmaya başlayabilir.

Benzer bir sahne Button ve Hamilton arasında da yaşanabilirdi, hatta Hamilton’un ufak temasına Button tepki gösterse anlayışla karşılanabilirdi ama o güzel mücadeleyi ellerine yüzlerine bulaştırmadılar. Button da sınırını iyi bildi ve böylece kucaklarına düşen duble fırsatını geri çevirmemiş oldular. Ben son turlara doğru yapılan yakıt tasarrufu uyarısını pek inandırıcı bulmadım, bence o mücadeleden biraz ürküp iki pilotu sakinleştirmek istediler. Bu yarışta gördük ki Mclaren performans olarak Red Bull’u yakalamış durumda ve geride bırakacak gibi gözüküyorlar. Sezon içinde araç gelişiminde yine çok iyi iş çıkartıyorlar.

Schumacher bu yarışı da Rosberg’in önünde bitirdi, içimden bir ses kürsünün yakında olduğunu söylüyor. Mclaren kadar gelişim gösteren bir takım diğer takım da Renault, Ferrari ile aynı seviyeye geldiler.

Ve geldik taraftarı olduğumuz Ferrari’ye.. Alonso’nun performasından çok şikayetçi değilim, Monaco’da da fena iş çıkarmamıştı. Bu yarışa da 12. başlamasına rağmen 7. olarak bitirebildi. Massa için ise aynı şeyleri söyleyemeyeceğim, bu aralar iyice pasif bir görüntü sergiliyor. Yarışa başladığı sıralamaya razı gibi duruyor ama aslında pilotlardan önce takımın durumu üzerinde durmak lazım. Duble ile başlanan bir sezonda rakiplerin bu kadar gerisinde kalmış olmaları kabul edilemez, resmen artık Renault ile kapışıyorlar. Bu araç üzerinde çalışmaya geçen sezonun ortasında başladılar ama sonuç ortada. Valencia’da kullanacaklarını söyledikleri yeni paketten iyi sonuç alamaz ve bizlere yine geçen seneye benzeyen bir sezon yaşatırlarsa bu kez Domenicali’nin kurtulabileceğini sanmıyorum ki çok da doğru bir karar olacaktır. Adam başa geldiğinden beri bambaşka bir Ferrari izliyoruz, eski günleri fazlasıyla aratıyor.

Bu heyecanlı yarış İstanbul’u takvimde tutabilmemiz adına iyi oldu. Seyirci sayısının artması güzel, bilet fiyatlarının düşmesi ile beraber böyle bir sonuç bekleniyordu ama fiyatlardan başka düzelmesi gereken şeyler de var. Yarışa gidip de yaşadıkları trafik çilesinden dolayı bir daha gitmemeyi düşünen çok insan gördüm. Trafik sorununu halletmekle beraber insanların zaman geçirebileceği aktiviteler de yaratmak lazım. Bunlar küçük detaylar gibi ama güneşten kaçabileceğiniz adam gibi bir yer olmaması, yiyecek içecek fiyatlarının yüksekliği gibi şeyler seyirci sayısını ciddi anlamda olumsuz etkileyebiliyor. İstanbul’un takvimde kalması çok önemli, bir şekilde bunu başarmalıyız. Sadece bilet fiyatlarıyla ve “gelin, ilgi gösterin” demekle bu iş bitmiyor.


Hiç yorum yok: