8 Mart 2010 Pazartesi

Fenerbahçe 1-0 Antalyaspor

Dün önemli olan tek şey vardı, 3 puan ve şükür ki o 3 puan da geldi. Futbolcuların psikolojileri bu günlerde güçlü değil, birçoğunun yanındaki arkadaşına pas atarken bile ayaklarının titrediğini hissediyorsunuz. 7 maç kazanamamış olmanın getirdiği stres altında hem de Saraçoğlu’nda oynamak hiç kolay değil. O yüzden bu maçın teknik detayına girmenin pek anlamı yok, söylenebilecek tek şey 3 puanın güzel olduğu. Zaten maçın sonlarında gördüğümüz ve bazılarını utandıran görüntülerin sebebi de bu stres ve baskıydı. Son dakikalarda yenen goller sebebiyle çok şey kaybeden futbolcular bu maçta da aynı dakikalarda gelecek bir golden çok korkuyorlardı. İş biraz çirkinliğe de döndü, kabul ediyorum ama açıkçası Ömer Çatkıç önderliğindeki Antalyaspor futbolcularının işlerine geldiğinde ne kadar sinir bozucu şekilde zaman geçirdiklerini düşününce “böylesi de iyi oldu” diyebiliyorum.

Maç keyifli bir orta saha mücadelesi ile başladı, güzel bir maç oluyordu ama etkisiz forvetler sebebiyle hücumda üretkenlik gelmiyordu. Antalyaspor da korkmadı ve kapanmadı, Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durum onları da cesaretlendirmişti. Bu cesaretin bedelini de ilk maçta olduğu gibi yine ağır ödediler. Maçın temposunun düşmeye başladığı dakikalarda Saraçoğlu’nda Fenerbahçe’den bir kontra atak golü yediler. Bu gol gelmeseydi ikinci yarı Fenerbahçe adına çok zor geçebilir ve çok kötü sonuçlanabilirdi. İkinci devre çok zevksiz ve temposuz geçti. Emre’nin kaçırdığı gol, yine Emre’nin penaltı pozisyonu ve son dakikalarda yaşanan stres haricinde maçta hareketlendiğimiz an pek olmadı.

Olması gereken savunma dörtlüsünü sahada görmek insanı rahatlatıyor. Fenerbahçe uzun zaman sonra kalesinde gol görmedi ve neredeyse rakibe hiç pozisyon vermedi. Rakibe pozisyon vermediğiniz zaman bir şekilde golü buluyorsunuz, dün de böyle oldu. Hücumda Fenerbahçe üretemedi, ilk 20 dakika ara ara rakip savunmayı bunaltmasına rağmen net pozisyon bulamadı. Bunda Alex’in olmamasının da etkisi var. Onun yokluğunda sahaya çift forvet çıkan Fenerbahçe’nin rahat kazandığı maçlar oldu ama dün Semih de çok etkisiz kalınca üretkenlik sıfıra indi. Bence Güiza çok iyi ve faydalı oynadı ama Semih sezonun ilk devresindeki kadar kötüydü. Ne ayağında top tutabildi, ne de o bildiğimiz şekilde pas dağıtabildi.
.

Gol attığı için söylemiyorum, Andre Santos iyiydi. Sol kanattan iyi ekmek çıkardı, atakların çoğu o taraftan geldi. Cristian biraz toparlamış gibiydi ama yeterli değil, sezonun ilk devresinde çok daha faydalı oynuyordu. Uzun bir aradan sonra Deivid’i sahada görmek de güzeldi. Beli dönmüyor, çok da ağırlaşmış ama neticede ayaklarına hakim bir oyuncu ve bazen takımı rahatlatıyor. Düzenli olarak ilk 11’de oynamasa da sezonun kalan bölümünde iyi bir alternatif olacaktır. Emre iyiydi demek belki çok anlamlı değil, birkaç maçtır yükün büyük bir bölümü zaten onun omuzlarında ama beni rahatsız eden bir şey var. Bazen o kendini paraladığı presi yaparken yerini çok kaybediyor, arkası da boşalıyor. Sonuç alamadığı zaman rakip Fenerbahçe kalesine rahat gelme imkanı yakalıyor. Alex’in geçtiğimiz günlerde verdiği “Koşuyoruz ama dağınık bir biçimde konuşuyoruz” demeci belki biraz bunu da kapsıyor.

Bu üç puan çok önemliydi ama arkası gelmezse bir anlamı olmayacak. Bir ayda her şey tepetaklak oldu, tersine dönmesi de mümkün.

Hiç yorum yok: