5 Şubat 2010 Cuma

Fenerbahçe 3-0 Bursaspor

Bu takım ilk devre maçlarını kazanırken bile daha boş tribünlere oynadığı oluyordu. Dün ise bir kupa maçı oynanmasına, hafta içi ve soğuk hava olmasına rağmen tribünlerde ortalamanın üzerinde bir seyirci vardı. Taraftar artık takımını seviyor çünkü bu takım ilk devre birçok kişiyi kazanırken bile mutlu etmezken şimdi kaybedince bile keyif verebiliyor.

Aslında Fenerbahçe maça iyi başlamadı, daha doğrusu Bursaspor iyi başladı ve orta sahada üstünlüğü ele geçirdi. İlk 10 dakikadan sonra ise Antalya deplasmanından beri görmeye başladığımız hırslı ve istekli Fenerbahçe’yi görmeye başladık. Ligin en formda ve en diri takımlarından Bursaspor devre sonuna kadar Sercan’ın tek başına götürdüğü top dışında bir pozisyon yakalayamadı, Fenerbahçe baskısına ve presine cevap veremedi, adeta sahadan silindi. Fenerbahçe hücumda da pek alışık olmadığımız bir şekilde hızlı ve yüksek yüzdeyle pas yaptı. Bu kısa pasları izlemek çok büyük keyif veriyor, tribünleri çok mutlu ediyor. Özellikle 3. golde bunu çok net gördük, final paslarından önce top 1-2 dakika Fenerbahçe’de kaldı. Pas trafiğinin böyle iyi işlemesinde Semih’in payı büyük, 2008’deki haline dönmüş gözüküyor. Bu iyi futbol sonucunda ilk devre 3-0 bitti ama 3 gol daha olabilirdi.

Aslında ikinci devreye de Fenerbahçe kötü başlamadı, 5-10 dakika Bursaspor’u yine sahasından çıkarmadı ama daha sonra oyunun kontrolü Bursaspor’a geçti. Tur için yeterli skoru yakalamışken bunu anlayabilirim, kenardan oyunu rölantiye alma direktifi gelmemiş olsa bile üç farkla öndeyken bu ağır zeminde aynı mücadeleye devam etmek kolay değil. Uğur’un sakatlanmasından sonra oyuna giren Wederson’un da bunda etkisi olabilir, çok kötüydü. Uğur oyunda kalabilseydi maç tam ona uygun bir hale gelmişti ama Wederson çok dağınık ve ne yaptığını bilmez bir haldeydi. Devre arasından sonra performasını yükseltemeyen hatta geriye giden tek isim belki de o. Bunun dışında Emre-Cristian ikilisi de oyundan biraz düştü, zaten dün bir de Cristian’ı beğenmedim. Çok durgundu, savunmada bile alıştığımız agresifliğini göremedim. İkinci devre 20-25 dakika kadar oyun Bursaspor’un kontrolünde geçti ve rakip kalede pozisyonlar buldular. Hatta ofsayt diye bir de golleri verilmedi ama Daum oyuna Selçuk ve Gökhan’ı aldıktan sonra oyun tekrar dengelendi. Fenerbahçe de her an gol atabilecek gibiydi ama çok zorlamadılar.



Oyuncuların performansına bakarsak “iyi değildi” diyebileceğim fazla isim bulamam. Alex de biraz durgundu ama ilk iki golün duran toplarını yine çok iyi kullandı. Takımın artık ondan bağımsız olarak iyi oynaması çok güzel. Gökhan Gönül kendine geldi, dün çok iyi oynadı, beni çok etkiledi. Diğer bek Andre Santos’un yükselişi de muazzam ve Fenerbahçe için çok önemli. Dün harika bir kanat performansı sergiledi. Özer çok özel ve çok yetenekli bir oyuncu, onu izlerken insan heyecanlanıyor, büyük keyif alıyor. Çok akıllı, mücadelesi ve yaratıcılığı ile de takımı çok olumlu etkiliyor. Şu an tek eleştirebileceğim özelliği ara ara maçtan kopması, biraz konsantrasyon problemi yaşaması. Bursaspor’da ise Sercan tam etkili olmaya başlarken ve biz tribünde onu övmeye başlamışken sakatlandı. Volkan Şen de oyuna girdikten sonra çok etkili oldu, ben ilk 11’de olmamasına sevindim. Krita ise bildiğimiz kasap futboluna aynen devam etti. Bir de sonradan eve gelince öğrendim Mustafa Keçeli’ymiş. Bir pozisyonda Özer’in dizini götürüyordu, oyunda kalması da hakem hatası. Sarı kartı olmasa eminim kart görürdü ama kırmızıya döneceği için görmedi.

Devre arasından sonra gördük ki Fenerbahçe iyi çalışmış, iyi bir takım haline gelmiş. Gol sonrası sevinçleri izlemek bile insana keyif veriyor, takımda çok güzel bir hava var. 1-2 isim haricinde herkesin performansı arttı. Semih, Gökhan Gönül, Özer ve tabii ki Santos bu noktada öne çıkıyorlar. İlk 8 maçı kazanırken bile taraftarını mutlu etmeyen takım artık sergilediği mücadele ve kazanma isteği ile Antalya deplasmanında kaybederken bile keyif veriyor. Böyle devam ettiği sürece Saraçoğlu her geçen gün daha fazla dolar çünkü bu takım güzel bir takım, sevilesi bir takım. Bu Fenerbahçe 2007-2008’deki şampiyonluğu kaybettiğinde bile taraftarının sevdiği takıma benziyor. Uğur’un sakatlığı çok üzdü ama onun dışında şu an her şey çok iyi gidiyor. Nazar değmesin..

2 yorum:

Bolat dedi ki...

bence takimin bu formuna devre arasinda transfer yapilmamasi de etken...

ve brezilya futbolu ve futbolcusuna hayran fenerbahceli bloggerlerin aksine ben Cristian'in hala bu takim icin yeterli bir oyuncu olduguna inanmiyorum....

Arkhe dedi ki...

Brezilya fanatiği değilim ama Cristian'ı beğeniyorum, bazen onda Aurelio'yu görüyorum.. O bazenler umarım çoğalır..