19 Eylül 2009 Cumartesi

Beşiktaş 0-1 Kayserispor

En son söyleceğimi baştan söyleyeyim. Şimdi istifa diye bağırmanın hiçbir anlamı yok, inandırıcı olmuyor. İşler yolunda gidince “takımın iyiliği için susuyoruz” de, 3 maç kaybedince istifa diye bağır. Demirören bile muhtemelen fazla kaale almıyordur. “İki maç kaybettik diye bağırmaya başladılar, normaldir” diyip geçiyordur. Şimdi “planlama yanlış” diye konuşmak kolay. Tello, Delgado varken Tabata alındığında eleştirmiyorsan şimdi ağzını açmayacaksın. İsmail’e o paralar verildiğinde “gelecek satın aldık” diyorsan maç kaybedince “Antep’e başkan ol” diye bağırmayacaksın.

Geçtiğimiz sezon farkı yaratan istek ve motivasyonun bu sene olmadığı çok ortada. Aslında bunun dışında başka da bir değişiklik yok. Beşiktaş geçen sene de hücumda organize olamıyordu, futbol adına büyük işler yapmıyordu. Herkes kapasitesinin altına düştü, geçen sene ise belki iki katını oynuyorlardı. Tello’ya bakın, duran top kullanmaktan başka bir şey yapamıyor. Adam geçemiyor, dripling yapmıyor, basmıyor, mücadele etmiyor. Arada bir şut atıyor o kadar ve işin kötüsü Beşiktaş gol atmak için sadece onun ayaklarına, duran toplarına ve şutlarına bakıyor. Eksikleri olan takıma Tabata ve Nihat gibi gereksiz ve sorun yaratabilecek takviyeler de yapıldı. Cisse gözden çıkarıldı, yerine Fink alındı. Cisse ile ne kadar fark yarattığını görüyoruz.


Mustafa Denizli 4-3-3’e tutuldu gidiyor, belki de bu takımın en son oynayacağı sistemi tercih ediyor ki bugün takımın tam olarak ne şekilde dizildiğini çözmekte bile zorlandık. Tabata yuhalanıyor, neden? Tamam kötü oynadı, gol de onun kaptırdığı toptan geldi ama onu da suçlamak çok doğru değil. Karman çorman bir oyuncu topluluğu içinde nerede oynadığını çözmeye çalışarak bir şeyler yapmaya çalışıyor. Geçtiğimiz sezon Cisse-Ernst bozuldu, şampiyonluk gidiyordu. O bölgeye dokunmamak gerektiği çok ortadayken Fink kenarda oturuyor, Ernst tek başına bir şeyler yapmaya çalışıyor. Fink oyuna girdikten sonra ibrenin Beşiktaş'a nasıl döndüğü de ortada, pozisyonlar o dakikadan sonra geldi. Yenen gol ise facia. Ernst ileri çıkıyor, dönüşünde orta sahada 50 metre boşluk var. Tabata mı geri koşup akını kesecek yoksa Tello mu orta sahada rakip karşılayacak? Kayserispor o Beşiktaş'a karşı golü çok daha erken de bulabilirdi.

Beşiktaş pas yapıyor, ceza sahasına yaklaşıyor ama ataktan pozisyon çıkmadan eriyip gidiyor. Kayserispor topa çok daha az sahip olmasına rağmen daha derli toplu bir görüntü verdi, daha tehlikeli pozisyonlar yarattı. Golde Makalula’nın topu çekişi harika ama öncesinde Ferrari’nin uzaklaştıramadığı bir top var. Twente maçında Dos Santos’un yaptığı hatanın aynısından yaptı. Futbol dışında ise Kayserispor’da değişen bir şey yok. Özellikle Beşiktaşlılar ve Fenerbahçeliler için bu ligin en nefret edilesi takımı onlar. Çok çirkefler, çok sinir bozuyorlar. Buna rağmen tribünlerin kafayı onlara erken taktığını düşünüyorum. Zaten kafayı takmışlardı, çok çabuk üzerlerine oynamaya başladılar. Bünyamin Gezer’e de biraz gereksiz tutuldular. Takımı itmek yerine onunla uğraştılar.


Mustafa Denizli ikna edilemese ve Çeşme’den hiç dönmese hem kendisi hem Beşiktaş için daha hayırlı olacaktı. İşini istemeyerek yapıyor gibi bir hali var, böyle yapacağına o zaman bıraksa efsane olacaktı ama artık yapacak bir şey yok. Sezona bu şekilde devam etmek Beşiktaş için de Mustafa Denizli için de daha doğru olacaktır. Bundan sonra ne yapacaklarını iyi düşünmeleri lazım. Haftaya maçları yok, bu ara onlar için bir şans. Takımın fizik kondisyonu için kötü diyemeyiz ama geçen seneki gibi de değil. Saha içi organizasyonu da çalışmakla, iyi antreman yapmakla olur ve ben Beşiktaş’ın sezon başında iyi bir hazırlık dönemi geçirmediğini düşünüyorum. Bence hemen toparlanmak ve Pazartesi, Salı gibi gidilebilecek bir yurt dışı kampı ayarlamak gerekiyor. Şampiyonluk tabii ki artık çok zor ama kabullenip bir şey yapmamak da olmaz. Ülkeden ve basından uzaklaşmak Beşiktaş adına şu an için en doğru hareket olacaktır.

Yıldırım Demirören mi? Evet “yeter” artık ama iki kupaya rağmen “yeter” olmalıydı, fark 12 puan olunca değil. Bu saatten sonra kendi Başkanı için Levent Erdoğan bile canlı yayına bağlanıp “yeter” diyebiliyor.

1 yorum:

Pamukk dedi ki...

mustafa denizli düşmanıyım ama denizli kalmalı..