13 Nisan 2009 Pazartesi

TSL 27. Hafta


Süper Ligde 27. haftayı geride bıraktık. Bu hafta ile birlikte iki takımı daha arkamızda bırakmış olduk, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın şampiyonluk şansını zaten geçiyorum ama bu iki takım büyük bir sürpriz olmazsa önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligini de Star Tv ekranlarından takip edecekler. Derbi hakkında ise değil daha fazla bir şey yazmak bir şeyler düşünmek bile içimden gelmiyor. Neticede iki takım da son kurşunlarını kafalarına sıktılar. Aralarındaki tek fark bir tarafın yönetiminin sessiz kalması ve maçı sadece iki puan artı iki oyuncu kaybıyla kapatması oldu, Galatasaray tarafı ise bence bundan daha fazlasını kaybetti. Adnan Polat’ın açıklamalarını kendi taraftarı bile normal karşılamadı, hem kendisinin hem de kulübünün itibarını zedeledi.

Beşiktaş camiası herhalde şu an en mutlu camia, kendi başarıları kadar asıl rakiplerinin içinde bulunduğu bu durumdan da büyük keyif alıyorlar. Gülüyorlar, eğleniyorlar ve dalga geçiyorlar. Haksız da sayılmazlar ama çok uzakta değil daha sezonun ilk devresinde Yıldırım Demirören buna benzer açıklamalar yaptığında, aynı insanlar her ne kadar başkanlarını ufaktan eleştirseler de onunla aynı mantıkta cümleler kurup aynı şeyleri savunuyorlardı. Gerçi şimdi de sorsanız Fenerasyonu, iki büyük yaratmak isteyen bu kalleş düzeni ve taraflı yayıncı kuruluşu da alt edip zirveye çıkıyorlar.. Aslında bu olanlardan onlar da ders çıkarmalı, özellikle son yıllarda kaybedilen her şampiyonluğun faturasını önlerini kestiğine inandıkları kurumlara çıkarmanın, her fırsatını bulduğunda “Bizi şampiyon yapmazlar” cümlesine sığınmanın ne kadar mantıksız olduğunu görmeliler. Demek neymiş? Sen doğruları yaptığında ve kazanmayı herkesten çok istediğinde ne Lig Tv ne de iki büyük yaratmak isteyen düzen falan kalmazmış.

Beşiktaş ve Sivasspor artık tamamen koptular. Açıkçası ne olursa olsun ben bu şampiyonluk yarışını ikisine de yakıştırıyorum. En azından sahada mesleklerine saygı duyan oyuncular görüyorum. Bunu söylerken ilk devre olanları ve konuşulanları bir kenara bırakıyorum, sadece sahaya çıkan ve mücadele eden 11 oyuncuya bakıp konuşuyorum. Sivasspor’u tabii ki ayrı bir takdir ediyorum. Ülkenin çoğunluğu onlardan nefret etse de, yönetimi, teknik direktörü ve halkının siyasi görüşü için çok şey söylense de ben o topun peşinde koşan adamların emeğini görmezden gelmek istemiyorum. İkinci devre bir ara düşüşe geçiyor gibi de oldular, hatta Bülent Uygun’un da kontrolü kaybetmesiyle çoğumuz toparlanamayacaklarını düşündü ama öyle ya da böyle yine toparladılar. İki senedir herkesi yanıltarak zirveye oynuyorlar. Beşiktaş’in ise nedense hala kendisini yakma potansiyeli olduğunu düşünüyorum, bana hala kırılgan ve çok kolay yıkılabilecek daha doğrusu kendini yakabilecek bir takım hissi veriyorlar. Bir anda bir yöneticinin ya da taraftarların her şey berbat edebilme ihtimali var. Trabzonspor’un ise bu iki takımı zorlama şansı olduğuna inanmıyorum, bence ligi 3. bitirebilirlerse önemli bir iş yapmış olacaklar.

İyi ki yarın Şampiyonlar Ligi mücadelesi başlıyor, bu hafta sonunun üzerine ilaç gibi gelecek.

Hiç yorum yok: