9 Şubat 2009 Pazartesi

Öteki Futbol


Avrupa liglerinde mücadele bu sene biraz farklı geçiyor. İtalya, İspanya ve İngiltere'de şampiyonluk yolunda birer takım büyük avantaj sağladı hatta bana göre sezon sonunda bu liglerin lideri de değişmemiş olacak. Genelde erken kopan Fransa'da Lyon puan farkını dörde ancak bu hafta Marsilya'nın Bordeaux'u yenmesiyle çıkartırken Almanya'da Hoffenheim'inbir puan farkla liderliği sürüyor. Arjantinde ise Clausura 2009 bu hafta başladı, Apertura şampiyonu Boca ilk maçta deplasmanda Gimnasia'yı 2-1 yendi.

Inter Lecce deplasmanında golü Zlatan ile erken buldu ve üç puanı rahat kazandı, diğer goller Figo ve Stankovic'den geldi. Gündemini ligden çok önce Kaka şimdi de Beckham meşgul eden Milan sahasında Reggina ile berabere kalınca geçtiğimiz hafta yükseldiği ikinciliği, ilk golünü atan Iaquinta'nın kırmızı kart görmesiyle yaklaşık 80 dakika 10 kişi oynayan ve Catania'yı deplasmanda son dakikada Poulsen'in attığı golle yenen Juventus'a bıraktı ve Inter'in tekrar 8 puan gerisine düştü, Juventus Inter farkı ise 7 puan. Haftaya "Derby Della Madonnina" var ve Milan'da Kaka yok. Inter seyirci avantajına sahip olduğu bu maçı kazanırsa işi büyük ihtimalle bitirecek. Roma'da yükseliş devam ediyor, üç puan önündeki Genoa'yı da üç golle geçtiler ve kendilerini ilk beşe attılar. Roma'nın attığı üç gol de harika, özellikle ilk gole bayıldım. Romanista sağolsun maçın özeti de burada.

İngiltere'de Aston Villa'nın muhteşem performansı devam ediyor, bu hafta da Blackburn'ü deplasmanda iki golle geçerek 2 puan farkla üçüncülüğe yerleşti ve Tottenham ile deplasmanda golsüz berabere kalan Arsenal'in 5 puan önüne geçti. Arsenal'de Adebayor da sakatlanmış ve 3 hafta yokmuş, kadro kısıtlıyken bu kadar sakatlıkla yarışa tutunmaları zaten imkansızdı. Son yarım saatinde 5 golün olduğu maçta ise Liverpool deplasmanda maç sonunda Tony Adams ile yollarını ayıran Portsmouth'u Torres'in 90'da attığı golle 3-2 yendi. Chelsea maçından sonra Kaptan da sakatken bu maçı da kazanmak çok önemliydi. Üst üste gelen puan kayıplarından sonra Liverpool kopabilir diyordum ama lige tekrar tutundular. Şampiyonluk bence hala imkansız ama Liverpool yarışta ne kadar çok kalabilirse ve en azından ligi 2. bitirebilirse bu önümüzdeki sezon için de bir artı olacak. Chelse sahasında Hull City ile golsüz berabere kalınca büyük patron da Scolari'nin ipini çekti. Bu son bir süredir zaten bekleniyordu, Scolari'nin yeri için en güçlü adaylar Mancini, Rijkaard, Zola ve Avram Grant. Manchester ise uçmaya devam ediyor, West Ham deplasmanında da gol yemeden kazandılar. United 13 maçtır, Van der Saar ise 1212 dakikadır gol yemiyor ve Old Trafford'da oynanacak Fulham maçında da 64 dakika gol yemezse dünyanın en uzun süre gol yemeyen kalecisi olacak. Middlesbrough kazanamama serisini 13 maça çıkardı, görüntü alt lige yolculuğu gösteriyor. Küme düşerlerse Tuncay'ı kim kapacak merak ediyorum.

Barcelona Sporting Gijon karşısında 3-1 kazanarak gol sayısını 68'e çıkardı, rekor gelecek gibi ama Real Madrid'in de ciddi bir galibiyet serisi var. Çoğunlukla bu hafta sahalarında oynadıkları Santander maçında olduğu gibi tek golle kazandılar ama kazanmaya devam ederlerse en azından Barnebau'da Barcelona'yı alkışlamaktan kurtarabilirler. Sevilla derbisinde ise Betis deplasmanda kazanarak nefes aldı ve küme düşme hattından biraz uzaklaştı, Sevilla'yı da arkadan gelenlere yaklaştırdı. Atletico Madrid teknik direktör değişikliğinden sonra deplasmanda Huelva'yı üç golle geçerken Valencia deplasmanda Osasuna'ya kaybederek Numancia'yı 2-1 yenen Villarreal'in gerisine düştü. Bu dört takımın hatta hemen arkalarından gelen Malaga ve Deportivo'yu da sayarsak altı takımın girdiği Şampiyonlar Ligine katılım mücadelesi Barcelona'nın rekorları dışında bu sene La Liga'nın tek heyecanı olacak gibi duruyor.

Hiç yorum yok: