26 Ocak 2009 Pazartesi

TSL 17. hafta


Haftanın en çok konuşulan maçıydı Sivasspor-Galatasaray maçı. Öncesinde bu kadar çok konuşulan maç sonrasında da çok konuşuluyor ama konu farklı, Ümit Karan’ın kırmızı kartı zeminin önüne geçti. Galatasaray ilk devre topa daha çok hakimdi, aslında bu belki de bir Sivasspor taktiği. Aynı şeyi Fenerbahçe karşılaşmasında da görmüştük, o maçın da ikinci devresinde oyuna Balili girmiş ve Sivasspor kurduğu baskının karşılığını iki golle almıştı. Sanırım Ümit kırmızı kart görmese de Bülent Uygun bu değişikliği yapacaktı. Ümit’in kırmızı kartını sadece hakem ile o bilir, bizim bir şeyler deme şansımız yok ama ikisi arasında seçim yapmam gerekirse benim Ümit Karan’a inanmam çok zor. O zeminde maçın oynanması hakkında bütün hafta konuşuldu, zeminden yola çıkıp Türk futbolu analizleri de yapıldı o yüzden ben daha fazla bir şey söylemeyeceğim ama şu var ki ne o zeminde ilk oynayan takım Galatasaray ne de Sivas’da havalar ilk defa bu sene bu kadar soğuk.

Beşiktaş-Denizlispor maçını tribünden izledim. Öncesinde Mustafa Denizli’nin tribünlere çağırılması ve sahte Denizli gülüşleri ile başlayan maçta Beşiktaş’ın iyi oynadığını söyleyen çıkmaz. Ekrem Dağ haricinde gözüme çarpan bir isim yoktu. İlk devrede pozisyon olarak sadece Nobre’nin bir kafa şutu vardı, hatta ikinci devrede de çok pozisyon gördüğümüzü söyleyemem. Selçuk Dereli’ye çok tepki verildi ama gösterdiği kırmızı kart doğruymuş. Beşiktaş seyircisi zaten hakem bir şey yapsa da tepki versek diye bekliyor ve tepkinin de dozunu ayarlayamıyor. Dereli’ye edilen küfürlerden dolayı muhtemelen sahaları kapanacak. Küfür edenleri susturmaya çalışan arkadaşım ile 2-3 sıra arkadan birinin tartışması ve arkadaşımın “saha kapanacak, ceza alacağız” feryatlarına o kişinin “git televizyonda izle” cevabını vermesi bir İnönü hatırası olarak bende yerini aldı.

İlk yarı bu maçlar ile gerçek anlamda sona erdi. Sivasspor liderliğini sürdürüyor. Bu takımı artık ayrıca takdir etmeye gerek yok, Türk futbolu bir değer daha kazanmış gözüküyor. Maç sonunda türküler eşliğindeki doğal sevinçleri ise bende ayrı bir sempati yarattı. Umarım bu istikrarlarını kaybetmezler. Ankaraspor da yine kazandı, Avrupa iddialarını sezon sonuna kadar götürecek gibiler, Kayserispor ise şehrinden uzakta oynadığı ilk maçta Gençlerbirliği’nden daha doğrusu Troisi’den üç gol yediler. Flying Dutchman İlhan Cavcav’ın Avustralya eğilimini anlatmıştı, bu oyuncu da 1988 doğumlu bir Avustralya’lı. Kocaelispor Hacettepe’yi dört golle uğurladı ve taraftarlarına ligde kalma umudu aşıladı. Antalyaspor ise Mehmet Özdilek’le başarılı sonuçlara devam ediyor, Ankara deplasmanından da üç puanla döndüler. Umarım ligin zirvesinde de dibinde de kopmalar yaşanmaz. Dipte kopmaların olmaması hem mücadeleyi arttıracaktır hem de malum söylentilerin önüne geçecektir.

Hiç yorum yok: